Son İletiler
#1
Diğer Oyunlar / Ynt: Trench Crusade - Uykulu Ç...
Son İleti Gönderen londrakan - Mart 17, 2025, 12:37:02 ÖSİkinci Çatışma - Öfkeli Hücum
Geri çekildikten sonra bekledik. Beklemek, Miskinlik'in doğasında vardı. Ve er ya da geç, savaş yine gelecekti. Ama bu sefer, biz de hazırlıklıydık. Çetemize üç Yoke Fiend katıldı. Miskinlik onları eğitmezdi, ama yönlendirebilirdi. Onları fazla tutmak zor olmazdı—çünkü kan kokusu aldıklarında, zaten bırakmazlardı. Çok geçmeden Öfke'nin birliklerinden birine denk geldik. Biz beklerken, onlar hızla saldırıya geçti. Öfke düşünmezdi. Öfke vururdu.
Left fazla açılmıştı. Avına doğru fazla ilerlemiş, diğerlerinden kopmuştu. Öfke'nin Praetor'u bunu fark etti ve tek bir darbeyle Left'i yere serdi. Avcının aceleciliği, bu sefer ona pahalıya mal olmuştu. Ama saldırının hızı açıklar da bırakıyordu. Öfke sabırsızdı. Vhassus değildii. Vhassus hareket etti. Çoğu zaman hareketsiz duran, bir dağ gibi yerinde bekleyen Vhassus'un hücumu sessiz ve kesin oldu. Öfke'nin Praetor'u bir an önce zafer kazanmak istemişti. O yüzden kendini savunmaya vakti yoktu. Vhassus'un hamlesi onu oyun dışı bıraktı.
Sonra Hell Knight'a yöneldi. Tembelliğin gücü, Öfke'nin gücüne karşıydı. Öfke'nin Şövalyesi kükredi, ağır kılıcını kaldırdı—ama Vhassus, ona düşündüğünden daha erken ulaştı. Zırhlar çarpıştı. Aynı anda Pit Locust ve Lanetli Aziz, Wretched'ların ve Yoke Fiend'lerin içine daldı. Çığlıklar yükseldi. İki Yoke Fiend'i yere serdiler. Kısa ama kanlı bir boğuşma. Ardından Aziz, Sargath'ı göğsünde derin bir göçükle beraber yere serdi. Ama bu sırada Vhassus, Öfke'nin Hell Knight'ını alt etti. Öfke hızlıydı, ama fazla aceleciydi. Sayıları azaldığında, geri çekildiler. Öfke kaçmayı sevmezdi. Ama kazanamayacaklarını fark ettiklerinde, kaybedecek bir şeyleri de kalmazdı.
Ve biz? Biz yine bekliyorduk. Çünkü savaşı en uzun sürdüren kazanır.
Geri çekildikten sonra bekledik. Beklemek, Miskinlik'in doğasında vardı. Ve er ya da geç, savaş yine gelecekti. Ama bu sefer, biz de hazırlıklıydık. Çetemize üç Yoke Fiend katıldı. Miskinlik onları eğitmezdi, ama yönlendirebilirdi. Onları fazla tutmak zor olmazdı—çünkü kan kokusu aldıklarında, zaten bırakmazlardı. Çok geçmeden Öfke'nin birliklerinden birine denk geldik. Biz beklerken, onlar hızla saldırıya geçti. Öfke düşünmezdi. Öfke vururdu.
Left fazla açılmıştı. Avına doğru fazla ilerlemiş, diğerlerinden kopmuştu. Öfke'nin Praetor'u bunu fark etti ve tek bir darbeyle Left'i yere serdi. Avcının aceleciliği, bu sefer ona pahalıya mal olmuştu. Ama saldırının hızı açıklar da bırakıyordu. Öfke sabırsızdı. Vhassus değildii. Vhassus hareket etti. Çoğu zaman hareketsiz duran, bir dağ gibi yerinde bekleyen Vhassus'un hücumu sessiz ve kesin oldu. Öfke'nin Praetor'u bir an önce zafer kazanmak istemişti. O yüzden kendini savunmaya vakti yoktu. Vhassus'un hamlesi onu oyun dışı bıraktı.
Sonra Hell Knight'a yöneldi. Tembelliğin gücü, Öfke'nin gücüne karşıydı. Öfke'nin Şövalyesi kükredi, ağır kılıcını kaldırdı—ama Vhassus, ona düşündüğünden daha erken ulaştı. Zırhlar çarpıştı. Aynı anda Pit Locust ve Lanetli Aziz, Wretched'ların ve Yoke Fiend'lerin içine daldı. Çığlıklar yükseldi. İki Yoke Fiend'i yere serdiler. Kısa ama kanlı bir boğuşma. Ardından Aziz, Sargath'ı göğsünde derin bir göçükle beraber yere serdi. Ama bu sırada Vhassus, Öfke'nin Hell Knight'ını alt etti. Öfke hızlıydı, ama fazla aceleciydi. Sayıları azaldığında, geri çekildiler. Öfke kaçmayı sevmezdi. Ama kazanamayacaklarını fark ettiklerinde, kaybedecek bir şeyleri de kalmazdı.
Ve biz? Biz yine bekliyorduk. Çünkü savaşı en uzun sürdüren kazanır.
#2
Diğer Oyunlar / Ynt: Trench Crusade - Uykulu Ç...
Son İleti Gönderen londrakan - Mart 17, 2025, 12:24:01 ÖSİlk Çatışma
Savaş kaçınılmazdır. Er ya da geç, tüm yollar ona çıkar. Miskinlik bile savaştan kaçamaz. Yeterince beklersen, savaş seni bulur. Ve o gün, savaş geldi. Mühimmat deposunun etrafındaki sisin içinde gölgeler belirdiğinde, Heretic Legion'ın sabotaj için geldiğini anladık. Onları durdurabilirdik—ama neden şimdi? Çetenin çoğu gölgelerde saklanıyordu, hareketsiz bekliyordu. İlk hareketi düşmanın yapmasına izin verdik. Önden gönderdikleri War Wolf, depoya çarptığında patlamalar yükseldi, metal parçaları her yana saçıldı. Left sabırsızdı. Beklemek istemedi. War Wolf mühimmat kutularını parçalayarak ilerlerken, Left bir anda kayboldu. Işığın kıvrıldığı bir an, bir gölge sıçrayışı—ve bir nefes sonra War Wolf'un sırtına çökmüştü. Hançeri yaratığın boynuna saplandı, fakat War Wolf ölmedi. Ölmek için acele etmeyenler sadece biz değildik. War Wolf, Left'i üzerinden attı. Yere düşerken omzuna derin bir pençe darbesi aldı. Yarasını fark etmedi bile. Kalktı, ama geç kaldı. War Wolf Veltha'ya yönelmişti. Rahip kaçmadı, karşı koymadı. Sadece bir fısıltı çıktı dudaklarından, ama kimse ne dediğini duymadı. Bir an sonra War Wolf onu yuttu. O sırada gökyüzü yarıldı. Bir Artillery Witch gölgelerin arasından yükseldi. Havada yanıp sönen mühürler açıldı ve içlerinden bir fabrika katına açılan bir portal doğdu. Cehennemin derinliklerinde, hiç durmadan mühimmat üreten bir hat. Portalın içinden çıplak metal bombalar çekildi, havada asılı kaldı. Ve Artillery Witch, bunları bir anda fırlattı. İlk bombayı Sargath yedi. Patlama, onu geriye savurdu. Zırhı çatladı, sol kolu neredeyse işlevsiz hale geldi. Sargath bağırmadı. Acıyı fark etmesi zaman alacaktı. Ama artık savaşamazdı.
İkinci bomba Yharn'a fırlatıldı. O, hayatta kalmakta ustaydı. Patlamadan hemen önce kendini yere attı. Yarı yanmış ama hâlâ hareket edebiliyordu. Fakat artık savaş dengede değildi. Veltha yoktu. Sargath sakattı. Yharn ayakta ama etkisizdi. Sayımız giderek azalıyordu. Bir karar vermek gerekiyordu. Direnmek mi, yoksa çekilmek mi? Miskinlik direnmez. Miskinlik bekler.Vhassus konuşmadı. Ama çete onu anladı. Bir an sonra geriye çekilmeye başladık. Heretic Legion, bunu bir zafer sandı. Arkalarında yanan mühimmat deposuyla, War Wolf ulurken, Artillery Witch gökyüzünde yükselirken... Ama biz kaybetmedik. Yalnızca beklemeye geri döndük. Çünkü biz beklemeyi biliyorduk.
Sargath arkamızda yürüyordu. Tek kolu artık neredeyse işlevsizdi. Yharn fazla yara almamıştı ama savaşta kaybolan bir şey vardı: istek. Miskinlik içinde ilerliyorduk, kimse acele etmiyordu. Ama Left sabırsızdı. Derin nefesler alıyordu, gözleri hâlâ savaş alanına dönüktü.
"Neden savaşmadık?" dedi sonunda. Vhassus başını bile kaldırmadı. Sakin, tartışmasız bir şekilde konuştu. "Savaştık ve geri çekiliyoruz."
"Neden geri çekildik?"
"Değmezdi."
Left'in dişleri sıkıldı, adımları hızlandı. O bir avcıydı. Avın kokusunu alan biri geri dönmezdi, iz sürmeye başladıysa yolu tamamlamalıydı. Bir savaşı bırakmak, bir avı yarım bırakmak gibiydi. "Av gelene kadar hareketsiz kalan bir avcı, açlıktan ölür." Vhassus hafifçe başını çevirdi. Gözleri hiç hareket etmeyen bir gölge gibi sakindi. "Savaşta en uzun dayanan kazanır. Ama en uzun dayanan, en az savaşandır."
Savaş kaçınılmazdır. Er ya da geç, tüm yollar ona çıkar. Miskinlik bile savaştan kaçamaz. Yeterince beklersen, savaş seni bulur. Ve o gün, savaş geldi. Mühimmat deposunun etrafındaki sisin içinde gölgeler belirdiğinde, Heretic Legion'ın sabotaj için geldiğini anladık. Onları durdurabilirdik—ama neden şimdi? Çetenin çoğu gölgelerde saklanıyordu, hareketsiz bekliyordu. İlk hareketi düşmanın yapmasına izin verdik. Önden gönderdikleri War Wolf, depoya çarptığında patlamalar yükseldi, metal parçaları her yana saçıldı. Left sabırsızdı. Beklemek istemedi. War Wolf mühimmat kutularını parçalayarak ilerlerken, Left bir anda kayboldu. Işığın kıvrıldığı bir an, bir gölge sıçrayışı—ve bir nefes sonra War Wolf'un sırtına çökmüştü. Hançeri yaratığın boynuna saplandı, fakat War Wolf ölmedi. Ölmek için acele etmeyenler sadece biz değildik. War Wolf, Left'i üzerinden attı. Yere düşerken omzuna derin bir pençe darbesi aldı. Yarasını fark etmedi bile. Kalktı, ama geç kaldı. War Wolf Veltha'ya yönelmişti. Rahip kaçmadı, karşı koymadı. Sadece bir fısıltı çıktı dudaklarından, ama kimse ne dediğini duymadı. Bir an sonra War Wolf onu yuttu. O sırada gökyüzü yarıldı. Bir Artillery Witch gölgelerin arasından yükseldi. Havada yanıp sönen mühürler açıldı ve içlerinden bir fabrika katına açılan bir portal doğdu. Cehennemin derinliklerinde, hiç durmadan mühimmat üreten bir hat. Portalın içinden çıplak metal bombalar çekildi, havada asılı kaldı. Ve Artillery Witch, bunları bir anda fırlattı. İlk bombayı Sargath yedi. Patlama, onu geriye savurdu. Zırhı çatladı, sol kolu neredeyse işlevsiz hale geldi. Sargath bağırmadı. Acıyı fark etmesi zaman alacaktı. Ama artık savaşamazdı.
İkinci bomba Yharn'a fırlatıldı. O, hayatta kalmakta ustaydı. Patlamadan hemen önce kendini yere attı. Yarı yanmış ama hâlâ hareket edebiliyordu. Fakat artık savaş dengede değildi. Veltha yoktu. Sargath sakattı. Yharn ayakta ama etkisizdi. Sayımız giderek azalıyordu. Bir karar vermek gerekiyordu. Direnmek mi, yoksa çekilmek mi? Miskinlik direnmez. Miskinlik bekler.Vhassus konuşmadı. Ama çete onu anladı. Bir an sonra geriye çekilmeye başladık. Heretic Legion, bunu bir zafer sandı. Arkalarında yanan mühimmat deposuyla, War Wolf ulurken, Artillery Witch gökyüzünde yükselirken... Ama biz kaybetmedik. Yalnızca beklemeye geri döndük. Çünkü biz beklemeyi biliyorduk.
Sargath arkamızda yürüyordu. Tek kolu artık neredeyse işlevsizdi. Yharn fazla yara almamıştı ama savaşta kaybolan bir şey vardı: istek. Miskinlik içinde ilerliyorduk, kimse acele etmiyordu. Ama Left sabırsızdı. Derin nefesler alıyordu, gözleri hâlâ savaş alanına dönüktü.
"Neden savaşmadık?" dedi sonunda. Vhassus başını bile kaldırmadı. Sakin, tartışmasız bir şekilde konuştu. "Savaştık ve geri çekiliyoruz."
"Neden geri çekildik?"
"Değmezdi."
Left'in dişleri sıkıldı, adımları hızlandı. O bir avcıydı. Avın kokusunu alan biri geri dönmezdi, iz sürmeye başladıysa yolu tamamlamalıydı. Bir savaşı bırakmak, bir avı yarım bırakmak gibiydi. "Av gelene kadar hareketsiz kalan bir avcı, açlıktan ölür." Vhassus hafifçe başını çevirdi. Gözleri hiç hareket etmeyen bir gölge gibi sakindi. "Savaşta en uzun dayanan kazanır. Ama en uzun dayanan, en az savaşandır."
#3
Diğer Oyunlar / Trench Crusade - Uykulu Çete Ç...
Son İleti Gönderen londrakan - Mart 17, 2025, 12:23:24 ÖSUykulu Çete - Başlangıç
Miskinlik kaçınılmaz olandır. Diğerleri didinir, çabalar, birbirlerini yok etmeye uğraşır. Öfke ateşiyle kendini küle çevirir, Kibir yükseldikçe körleşir, Hırs her şeyi yutmaya çalışırken boğulur. Kıskançlık kendi içinde erir gider, Şehvet ne kadar doymaya çalışsa o kadar aç kalır, Oburluk ise kendini bile tüketir. Ama Miskinlik hiçbir şey yapmaz. Ve hiçbir şey yapmayarak hepsini geride bırakır. Zira neye gerek var? Eğer yeterince beklersen, her şey sonunda kendi kendine çökmez mi? Her kale yıkılmaz mı, her ordu erimez mi, her düşünce unutulmaz mı? Cehennem'e hükmetmek isteseler, ederlerdi. Ama neden zahmete girsinler? Neden savaşsınlar? Neden çaba harcasınlar, eğer sonsuzluk zaten onlarınsa? İşte Praetor Uykulu Vhassus bunu biliyordu. Ve bu yüzden yüz yıl boyunca hiçbir şey yapmadı.
Vhassus, paslanmış pirinçten ve zamanın kemirdiği kemiklerden yapılmış tahtında oturuyordu. O kadar uzun süredir hareket etmemişti ki, vücudu zırhına gömülmüş, neredeyse onunla bütünleşmişti. Kalesi—eğer hâlâ bir kale denebilirse—Miskinlik diyarının en ücra köşelerindeydi. Bir zamanlar gökyüzüne yükselen kuleler şimdi eğrilmiş, ağırlıklarıyla toprağa gömülmüştü. Bir ölü devin çürüyen bedeni gibi, devrilmiş ve kalkmaya niyeti olmayan bir harabeydi artık. Salonun içinde, iki teğmeni diz çökmüş bekliyordu. Duran Morbhal hareket etmeyen, konuşmayan, düşünmeyen bir gölgeden farksızdı. Kılıcı toprağa gömülmüş, o kadar uzun süredir yerinden oynatılmamıştı ki kabzasında yosunlar yetişiyordu. Zırhı sanki etine işlemiş gibiydi, artık onu giymiyor, içinde yaşıyordu. Bir heykel gibiydi—ilk saldıran o olmazdı. Hatta ikinci de olmazdı. Ama vurduğunda mesele kapanırdı. Yanında Gönülsüz Sargath vardı. Miğferi ezilmiş, ama tamir edilmemişti. Eldivenleri kurumuş kanla kaplıydı, ne zamandan kaldığı bilinmeyen, eski ve unutulmuş bir kavgadan arta kalan izlerdi. Öfkesi büyüktü, ama yavaştı. Bir yanardağ gibi, patlaması için çağlar gerekirdi. O her zaman geç vururdu, ama vururdu. Onlar daha önce de buraya çağrılmıştı. Yine çağrılacaklardı. Vhassus'un karar vermesini beklemek, sabrın değil, varoluşun doğal bir parçasıydı. Yüz yıl boyunca Vhassus, savaşa gitmenin zahmetine değip değmeyeceğini düşündü. Yüz yıl boyunca hiçbir şey yapmadı. Ama açlık kaçınılmazdı.
"Belki... zamanı gelmiştir." Morbhal kıpırdamadı. Sargath iç çekti, ağır ve isteksizce. Bir ordu toplanmadı, çünkü gerek yoktu. Planlar yapılmadı, çünkü plan yapmak çabaydı. Sadece beklendi. Ve bekleyişle, haberler yayıldı. Er ya da geç, çete şekillenmeye başladı. Ama cehennemde çeteye katacak kimseyi bulamadılar. Ya çoktan dünyaya gitmişlerdi, ya da hareket etmek için bir kaç asıra daha ihtiyaçları vardı. Vhassus, iki teğmenini yanına aldı ve cehennem kapılarından çıktı. Dünya zaten bitmişti. Siperler çürümüş, ölülerin kokusu toprakla birleşmişti. Kimse neden savaştığını hatırlamıyordu. Savaş kendini sürdüren bir şey olmuştu. İşte burada, Lanetliler (Wretched) doğuyordu.
Çete üçünü seçti. Biri Boş Agares'ti. Bir zamanlar askermiş. Sonra unutulmuş. Öyle uzun süredir yürümüş, öyle uzun süredir savaşmış ki artık neden yaptığını bile hatırlamıyordu. Şeytanlar geldiğinde ne bağırdı ne de kaçtı. Yürüdü. Çünkü durmak daha fazla çaba gerektiriyordu. Diğeri Leşçi Yharn'dı. Ölüleri yiyerek hayatta kalmıştı. Ama açlığı hiç bitmemişti. İnsanlıktan çıkmıştı. Şeytanlar ona sonsuz bir çürüyen leşler ziyafeti sunduğunda, kabul etmek onun için en kolay şeydi. Sonuncusu Fısıldayan Veltha'ydı. Bir zamanlar rahipti. Dua etmişti, cevap almamıştı. O günden sonra hiç yükseltmeden konuştu sesini. Hep alçak. Hep bir fısıltı. Sadece ölmekte olan bir inancın hikâyelerini anlatıyordu artık.
Ve sonra Sol geldi. O davet edilmemişti. Diğerleri gibi Miskinlik'in takipçisi değildi. Canı sıkılmış bir gezgin veya karanlıkta yürüyen bir avcıydı. Vhassus onu gördüğünde, kim olduğunu sormadı. Neden geldiğini de sormadı. Sadece tek bir şey sordu: "Neden yürüyorsun?" Sol cevap verdi: "Neden duruyorsun?" Vhassus cevap vermedi. Çete ilerledi, ağır, yavaş, ama kaçınılmaz bir şekilde. Sol da onlarla yürüdü. Ne hızlandı, ne de geride kaldı. Davet edilmemişti. Ama reddedilmemişti de. Günler sonra, gökyüzü dumanla kaplıyken, tekrar sordu: "Miskinliğin yolu nedir?" Çete çamura bata çıka yürümeye devam etti. Ağırlıkları omuzlarına çökmüş, zaman üstlerine bir tabut gibi kapanmıştı. Vhassus ne kafasını çevirdi ne de gözlerini kıpırdattı. "Miskinliğin yolu olmaz," dedi nihayet. "Durakları olur."
Ama durmadılar.
Çünkü açlık onları çağırmıştı.
Ve cephe onları bekliyordu.
Miskinlik kaçınılmaz olandır. Diğerleri didinir, çabalar, birbirlerini yok etmeye uğraşır. Öfke ateşiyle kendini küle çevirir, Kibir yükseldikçe körleşir, Hırs her şeyi yutmaya çalışırken boğulur. Kıskançlık kendi içinde erir gider, Şehvet ne kadar doymaya çalışsa o kadar aç kalır, Oburluk ise kendini bile tüketir. Ama Miskinlik hiçbir şey yapmaz. Ve hiçbir şey yapmayarak hepsini geride bırakır. Zira neye gerek var? Eğer yeterince beklersen, her şey sonunda kendi kendine çökmez mi? Her kale yıkılmaz mı, her ordu erimez mi, her düşünce unutulmaz mı? Cehennem'e hükmetmek isteseler, ederlerdi. Ama neden zahmete girsinler? Neden savaşsınlar? Neden çaba harcasınlar, eğer sonsuzluk zaten onlarınsa? İşte Praetor Uykulu Vhassus bunu biliyordu. Ve bu yüzden yüz yıl boyunca hiçbir şey yapmadı.
Vhassus, paslanmış pirinçten ve zamanın kemirdiği kemiklerden yapılmış tahtında oturuyordu. O kadar uzun süredir hareket etmemişti ki, vücudu zırhına gömülmüş, neredeyse onunla bütünleşmişti. Kalesi—eğer hâlâ bir kale denebilirse—Miskinlik diyarının en ücra köşelerindeydi. Bir zamanlar gökyüzüne yükselen kuleler şimdi eğrilmiş, ağırlıklarıyla toprağa gömülmüştü. Bir ölü devin çürüyen bedeni gibi, devrilmiş ve kalkmaya niyeti olmayan bir harabeydi artık. Salonun içinde, iki teğmeni diz çökmüş bekliyordu. Duran Morbhal hareket etmeyen, konuşmayan, düşünmeyen bir gölgeden farksızdı. Kılıcı toprağa gömülmüş, o kadar uzun süredir yerinden oynatılmamıştı ki kabzasında yosunlar yetişiyordu. Zırhı sanki etine işlemiş gibiydi, artık onu giymiyor, içinde yaşıyordu. Bir heykel gibiydi—ilk saldıran o olmazdı. Hatta ikinci de olmazdı. Ama vurduğunda mesele kapanırdı. Yanında Gönülsüz Sargath vardı. Miğferi ezilmiş, ama tamir edilmemişti. Eldivenleri kurumuş kanla kaplıydı, ne zamandan kaldığı bilinmeyen, eski ve unutulmuş bir kavgadan arta kalan izlerdi. Öfkesi büyüktü, ama yavaştı. Bir yanardağ gibi, patlaması için çağlar gerekirdi. O her zaman geç vururdu, ama vururdu. Onlar daha önce de buraya çağrılmıştı. Yine çağrılacaklardı. Vhassus'un karar vermesini beklemek, sabrın değil, varoluşun doğal bir parçasıydı. Yüz yıl boyunca Vhassus, savaşa gitmenin zahmetine değip değmeyeceğini düşündü. Yüz yıl boyunca hiçbir şey yapmadı. Ama açlık kaçınılmazdı.
"Belki... zamanı gelmiştir." Morbhal kıpırdamadı. Sargath iç çekti, ağır ve isteksizce. Bir ordu toplanmadı, çünkü gerek yoktu. Planlar yapılmadı, çünkü plan yapmak çabaydı. Sadece beklendi. Ve bekleyişle, haberler yayıldı. Er ya da geç, çete şekillenmeye başladı. Ama cehennemde çeteye katacak kimseyi bulamadılar. Ya çoktan dünyaya gitmişlerdi, ya da hareket etmek için bir kaç asıra daha ihtiyaçları vardı. Vhassus, iki teğmenini yanına aldı ve cehennem kapılarından çıktı. Dünya zaten bitmişti. Siperler çürümüş, ölülerin kokusu toprakla birleşmişti. Kimse neden savaştığını hatırlamıyordu. Savaş kendini sürdüren bir şey olmuştu. İşte burada, Lanetliler (Wretched) doğuyordu.
Çete üçünü seçti. Biri Boş Agares'ti. Bir zamanlar askermiş. Sonra unutulmuş. Öyle uzun süredir yürümüş, öyle uzun süredir savaşmış ki artık neden yaptığını bile hatırlamıyordu. Şeytanlar geldiğinde ne bağırdı ne de kaçtı. Yürüdü. Çünkü durmak daha fazla çaba gerektiriyordu. Diğeri Leşçi Yharn'dı. Ölüleri yiyerek hayatta kalmıştı. Ama açlığı hiç bitmemişti. İnsanlıktan çıkmıştı. Şeytanlar ona sonsuz bir çürüyen leşler ziyafeti sunduğunda, kabul etmek onun için en kolay şeydi. Sonuncusu Fısıldayan Veltha'ydı. Bir zamanlar rahipti. Dua etmişti, cevap almamıştı. O günden sonra hiç yükseltmeden konuştu sesini. Hep alçak. Hep bir fısıltı. Sadece ölmekte olan bir inancın hikâyelerini anlatıyordu artık.
Ve sonra Sol geldi. O davet edilmemişti. Diğerleri gibi Miskinlik'in takipçisi değildi. Canı sıkılmış bir gezgin veya karanlıkta yürüyen bir avcıydı. Vhassus onu gördüğünde, kim olduğunu sormadı. Neden geldiğini de sormadı. Sadece tek bir şey sordu: "Neden yürüyorsun?" Sol cevap verdi: "Neden duruyorsun?" Vhassus cevap vermedi. Çete ilerledi, ağır, yavaş, ama kaçınılmaz bir şekilde. Sol da onlarla yürüdü. Ne hızlandı, ne de geride kaldı. Davet edilmemişti. Ama reddedilmemişti de. Günler sonra, gökyüzü dumanla kaplıyken, tekrar sordu: "Miskinliğin yolu nedir?" Çete çamura bata çıka yürümeye devam etti. Ağırlıkları omuzlarına çökmüş, zaman üstlerine bir tabut gibi kapanmıştı. Vhassus ne kafasını çevirdi ne de gözlerini kıpırdattı. "Miskinliğin yolu olmaz," dedi nihayet. "Durakları olur."
Ama durmadılar.
Çünkü açlık onları çağırmıştı.
Ve cephe onları bekliyordu.
#4
Arşiv / Ynt: Şubat - 2025 Olağanüstü G...
Son İleti Gönderen Styx - Ocak 31, 2025, 12:27:17 ÖSSelamlar Ben Tufan,
Denetim kuruluna adayım
Denetim kuruluna adayım
#5
Arşiv / Ynt: Şubat - 2025 Olağanüstü G...
Son İleti Gönderen RaifMurat - Ocak 31, 2025, 10:32:06 ÖÖMerhaba Arkadaşlar;
2 Şubat'ta gerçekleştirilecek Genel Kurul'da, yönetim kurulu üyeliğine aday olduğumu sizlere bildirmek isterim. Daha önce derneğimizin Denetim Kurulu üyeliği ve İzmirCon Klasik 2024 etkinliğinde, stand sorumluluğu görevlerini üstlenmiş biri olarak, bu yeni göreve hazırım.
Vaadim ise samimiyet ve güven. Bu çatının altında, hepimizin sakin ve huzurlu vakit geçirmesini sağlayacak her konuda adil ve net bir yaklaşım sergileyeceğim. Hep birlikte keyifli ve dengeli bir ortam yaratmak için katkı sunmaya hazırım.
Desteğinizi bekliyorum.
2 Şubat'ta gerçekleştirilecek Genel Kurul'da, yönetim kurulu üyeliğine aday olduğumu sizlere bildirmek isterim. Daha önce derneğimizin Denetim Kurulu üyeliği ve İzmirCon Klasik 2024 etkinliğinde, stand sorumluluğu görevlerini üstlenmiş biri olarak, bu yeni göreve hazırım.
Vaadim ise samimiyet ve güven. Bu çatının altında, hepimizin sakin ve huzurlu vakit geçirmesini sağlayacak her konuda adil ve net bir yaklaşım sergileyeceğim. Hep birlikte keyifli ve dengeli bir ortam yaratmak için katkı sunmaya hazırım.
Desteğinizi bekliyorum.
#6
Arşiv / Ynt: Şubat - 2025 Olağanüstü G...
Son İleti Gönderen Bengamim - Ocak 19, 2025, 10:50:45 ÖSMerhabalar arkadaşlar, ben Halil İbrahim Zeybek. Olağanüstü Genel Kurul'da yönetim kuruluna adayım.
Neredeyse 7 yıldır bu derneğin üyesiyim. Bu süre boyunca etkinlikler düzenlediğim de oldu, etkinliklerde çalıştığım da oldu. Son 5 yıldır İzmir'de olmadığım halde her İzmirCon'a staff olarak katılarak Kule'nin faaliyetlerinden kopmadım.
Aday olmaktaki amacım, bir yandan eğlenirken sosyal bakımdan gelişmeme katkı sağlayan bu derneğin yönetiminde yer alarak, derneğin daha iyi bir yer olması için çalışmak ve derneğe duyduğum vefa borcunu ödemektir.
Yönetime seçildiğimde yapmak istediğim şeyler:
• Kule'deki dostluk ve birlik ruhunun yeniden canlandırılması. Dernekteki her şeyin çözüleceğini ama bu çözülmez ise dernek olma yeteneğimizin kaybolacağını düşünüyorum. Birçok insanın birbirine kızgın ve küs olduğunu, bu nedenle sürecin gerçekten zor olacağını bilsem de, diğer yönetim kurulu üyeleriyle birlikte bu konuda atabileceğimiz adımları geliştirmeyi umuyorum.
• Kuledeki etkinlik sayısını artırmak. Özellikle üniversitelerin FBKT'leri veya diğer kurumlarla iş birliği yaparak ortak etkinlikler düzenlemeyi düşünüyorum. Etkinlik kapsamını yalnızca kutu oyunu ve FRP ile sınırlı tutmayıp, film geceleri ve kitap incelemeleri gibi kültürel etkinlikleri de artırmak istiyorum.
• Yeni üye alımını artırmak. Benim yaşadığım dönüşümün benzerini, sosyalleşme konusunda zorlanan diğer gençlerin de Kule aracılığıyla yaşayabileceğine inanıyorum.
Stresten daha fazla saçımı döküp daha fazla kelleşemeyeceğim için yönetime adaylığımı açıklıyor, desteklerinizi bekliyorum. Teşekkür ederim.
Neredeyse 7 yıldır bu derneğin üyesiyim. Bu süre boyunca etkinlikler düzenlediğim de oldu, etkinliklerde çalıştığım da oldu. Son 5 yıldır İzmir'de olmadığım halde her İzmirCon'a staff olarak katılarak Kule'nin faaliyetlerinden kopmadım.
Aday olmaktaki amacım, bir yandan eğlenirken sosyal bakımdan gelişmeme katkı sağlayan bu derneğin yönetiminde yer alarak, derneğin daha iyi bir yer olması için çalışmak ve derneğe duyduğum vefa borcunu ödemektir.
Yönetime seçildiğimde yapmak istediğim şeyler:
• Kule'deki dostluk ve birlik ruhunun yeniden canlandırılması. Dernekteki her şeyin çözüleceğini ama bu çözülmez ise dernek olma yeteneğimizin kaybolacağını düşünüyorum. Birçok insanın birbirine kızgın ve küs olduğunu, bu nedenle sürecin gerçekten zor olacağını bilsem de, diğer yönetim kurulu üyeleriyle birlikte bu konuda atabileceğimiz adımları geliştirmeyi umuyorum.
• Kuledeki etkinlik sayısını artırmak. Özellikle üniversitelerin FBKT'leri veya diğer kurumlarla iş birliği yaparak ortak etkinlikler düzenlemeyi düşünüyorum. Etkinlik kapsamını yalnızca kutu oyunu ve FRP ile sınırlı tutmayıp, film geceleri ve kitap incelemeleri gibi kültürel etkinlikleri de artırmak istiyorum.
• Yeni üye alımını artırmak. Benim yaşadığım dönüşümün benzerini, sosyalleşme konusunda zorlanan diğer gençlerin de Kule aracılığıyla yaşayabileceğine inanıyorum.
Stresten daha fazla saçımı döküp daha fazla kelleşemeyeceğim için yönetime adaylığımı açıklıyor, desteklerinizi bekliyorum. Teşekkür ederim.
#7
Arşiv / Ynt: Şubat - 2025 Olağanüstü G...
Son İleti Gönderen Baryss - Ocak 19, 2025, 12:39:04 ÖÖMerhabalar ben Barış, adayım*
#8
Arşiv / Ynt: Şubat - 2025 Olağanüstü G...
Son İleti Gönderen sargon - Ocak 15, 2025, 03:30:33 ÖSMerhabalar,
Ben Deniz (aka öğrenci). Yönetim Kurulu için adayım.
Mevcut dönemde Yönetim Kurulu içinde bulunmaktayım. Bireysel olarak Kule'ye yapmak istediğim en büyük katkı, etkinlik kültürünün oturması ve bunun için kural ve düzenlemelerin gerçekleştirilmesi oldu(ve olacaktır)
Önceki Genel Kurulda yaptığım konuşmada da belirttiğim gibi bireysel olarak insan ilişkilerinden ziyade kurumsal boyutta icraatler yapmak için Kule Sakinleri Yönetim Kurulunda hizmet vermeye devam etmek istiyorum.
Ben Deniz (aka öğrenci). Yönetim Kurulu için adayım.
Mevcut dönemde Yönetim Kurulu içinde bulunmaktayım. Bireysel olarak Kule'ye yapmak istediğim en büyük katkı, etkinlik kültürünün oturması ve bunun için kural ve düzenlemelerin gerçekleştirilmesi oldu(ve olacaktır)
Önceki Genel Kurulda yaptığım konuşmada da belirttiğim gibi bireysel olarak insan ilişkilerinden ziyade kurumsal boyutta icraatler yapmak için Kule Sakinleri Yönetim Kurulunda hizmet vermeye devam etmek istiyorum.
#9
Arşiv / Ynt: Şubat - 2025 Olağanüstü G...
Son İleti Gönderen Cevdety - Ocak 15, 2025, 11:14:34 ÖÖSelamlar arkadaşlar,
Ben Cevdet Yılmaz. Halihazırda Denetim Kurulu Başkanı olarak görev almaktayım. Geçtiğimiz genel kurulda bir takım sözler verdik. Sözlerimi tutmak ve kule sakinleri denetim kurulunu işlevsel bir kurum haline getirmek için, bir denetim kültürü oluşturabilmek için tekrar sizlerden desteklerinizi istiyorum.
Maalesef henüz bir yılımızı dahi dolduramadan tekrar bir seçime gidiyor olsak da 6 ay gibi kısa bir sürede denetim kurulu olarak yönetim kurulunun faaliyetlerini denetlerken bir yandan itici güç bir yandan da bir yardım eli olarak etkin bir süreç geçirdik. Peki neler mi yaptık.
-Olması gerektiğini düşündüğümüz gibi denetim kurulu toplantılarımızda görüşülen konuları gündem başlıkları ile tutanak altına aldık ve bunu bir gelenek haline getirmek için çabaladık.
-Bu kısa süreçte dahi kapsamlı bir rapor hazırlayacağımız ve genel kurulda sunacağımız dernek iç denetimini gerçekleştirmeye an itibariyle devam etmekteyiz.
-Bizden sonraki kurullara daha iyi bir birikim bırakabilmek amacıyla geçmiş yıllara ait ulaşabildiğimiz tüm denetim kurullarının evraklarını tek bir dosya içerisinde tarih sıralamasına göre listeleyerek denetimlerin daha etkili bir şekilde takip edilebilmesinin yolunu açtık.
-Tüm üyelerimizin kolaylıkla iletişim kurabileceği tarafsız bir noktada kaldık ve derneğimizi daha iyi bir ortam haline getirebilmek için çaba gösterdik. Ancak yapmak istediklerimin ve planladıklarımın henüz yarısını dahi bu kısıtlı zamanda tamamlayabilmiş değilim.
Destekleriniz ile birlikte tekrar göreve gelmem halinde yarım kalmış olan tüm projelerimizi tamamlamak ve bir sonraki denetim kurulu göreve geleceğinde onlara her şeyiyle tam ve sürdürülebilir, tüm şablon evraklarının ve raporlarının hazır olduğu bir denetim kurulu kültürü bırakmak amacındayım.
Tüm denetim kurulu ve yönetim kurulu adayı arkadaşlarımı şimdiden tebrik eder hepimiz için harika bir seçim olmasını dilerim.
Sevgilerimle ve Saygılarımla
Av. Arb. Cevdet YILMAZ
Ben Cevdet Yılmaz. Halihazırda Denetim Kurulu Başkanı olarak görev almaktayım. Geçtiğimiz genel kurulda bir takım sözler verdik. Sözlerimi tutmak ve kule sakinleri denetim kurulunu işlevsel bir kurum haline getirmek için, bir denetim kültürü oluşturabilmek için tekrar sizlerden desteklerinizi istiyorum.
Maalesef henüz bir yılımızı dahi dolduramadan tekrar bir seçime gidiyor olsak da 6 ay gibi kısa bir sürede denetim kurulu olarak yönetim kurulunun faaliyetlerini denetlerken bir yandan itici güç bir yandan da bir yardım eli olarak etkin bir süreç geçirdik. Peki neler mi yaptık.
-Olması gerektiğini düşündüğümüz gibi denetim kurulu toplantılarımızda görüşülen konuları gündem başlıkları ile tutanak altına aldık ve bunu bir gelenek haline getirmek için çabaladık.
-Bu kısa süreçte dahi kapsamlı bir rapor hazırlayacağımız ve genel kurulda sunacağımız dernek iç denetimini gerçekleştirmeye an itibariyle devam etmekteyiz.
-Bizden sonraki kurullara daha iyi bir birikim bırakabilmek amacıyla geçmiş yıllara ait ulaşabildiğimiz tüm denetim kurullarının evraklarını tek bir dosya içerisinde tarih sıralamasına göre listeleyerek denetimlerin daha etkili bir şekilde takip edilebilmesinin yolunu açtık.
-Tüm üyelerimizin kolaylıkla iletişim kurabileceği tarafsız bir noktada kaldık ve derneğimizi daha iyi bir ortam haline getirebilmek için çaba gösterdik. Ancak yapmak istediklerimin ve planladıklarımın henüz yarısını dahi bu kısıtlı zamanda tamamlayabilmiş değilim.
Destekleriniz ile birlikte tekrar göreve gelmem halinde yarım kalmış olan tüm projelerimizi tamamlamak ve bir sonraki denetim kurulu göreve geleceğinde onlara her şeyiyle tam ve sürdürülebilir, tüm şablon evraklarının ve raporlarının hazır olduğu bir denetim kurulu kültürü bırakmak amacındayım.
Tüm denetim kurulu ve yönetim kurulu adayı arkadaşlarımı şimdiden tebrik eder hepimiz için harika bir seçim olmasını dilerim.
Sevgilerimle ve Saygılarımla
Av. Arb. Cevdet YILMAZ
#10
Arşiv / Ynt: Şubat - 2025 Olağanüstü G...
Son İleti Gönderen Aureole - Ocak 14, 2025, 12:13:23 ÖÖSelamlar,
Ben Aylin. Yönetim Kuruluna, hatta başkanlığa adayım.
Görev bilinciyle veya zorunluluk hissiyle değil, canım istediği için aday oluyorum. Dört kere yönetim kurulu üyeliği yaptım, bir kere başkanlık yaptım (pandemi döneminde), en az iki kere de denetim kurulunda görev aldım. 6 sene İzmirCon'un ekip liderliğini yaptım. Mekan sorumluluğundan, etkinlik sorumluluğuna varan birçok sorumluluklarım oldu.
Kule'de bir istikrar sıkıntısı var son birkaç senedir. Şartlar ve kararlar bunu gerektirdi ama derneğin önümüzdeki dönemde sakinlikle, mantıklı kararlarla ve saygı çizgisini bozmadan yönetilmesinin kritik olduğunu düşünüyorum. Bir geçiş dönemi yaşıyoruz. Geçiş dönemlerinde tecrübeli olmanın getirdikleri lazım.
Seçilirsem ve başkan olursam dernek için belirlenen 2 senelik ana vizyon bu olsun diye konuşacağım ekip arkadaşlarımla: "Üyeler temiz ve düzenli tutulan dernek mekanına gelecek, eğlenip oyunlarını oynayıp mekandan keyifle ayrılacaklar. Dernek içi sorunlar üyelere yansıtılmadan iletişim, sabır ve aklıselim bir şekilde çözülecek. Özellikle yönetim kurulu üyeleri, dernek üyeleri ile olan iletişimlerinde dikkatli olacaklar. Yazılı veya sözlü iletişim kanallarında üyelere agresif çıkışlar yapmak, oyun ve hobi derneği olan bir dernekte keyif kaçırıcı söylemlerde bulunmak söz konusu olmayacak."
Bu ana düsturu destekleyen yan projeler devreye sokulacak:
- Mekan tertip ve düzeni istikrarlı bir şekilde sağlanacak. Pis ve dağınık bir derneğin getireceği olumsuz hislere izin vermeyeceğiz.
- Son yıllardaki gerginlikleri göz önünde bulundurarak etkinlik öncelikleri değişecek. Uzun vadeli ve stresli projeler yerine kısa süreli, eğlenmeye ve üye bağlarını güçlendirmeye yönelik etkinlikler yapılacak. Tematik 1 günlük oyun günleri geri gelecek (Absürd Oyun Günü, Mouse Guard Oyun Günü vb.)
- Kule Sakinleri'nin kendine ait mobil uygulaması çıkarılacak. Üyelerin dernek kaynakları, etkinlik ve mekan takibi kolaylaştırılacak.
- Dernek olarak harici etkinliklerde daha çok varlık gösterilecek.
- Dernek mekanı dışı en az 3 etkinlik yapılması amaçlanacak sene başı. Tiyatro Medresesi Hikaye Anlatımı Atölyesi, anlaşılan bir izcilik kulübüyle 1 gecelik kampa çıkıp klasik FRP hikayelerinde üstünde çok düşünmeden yaptığımızı tasvir ettiğimiz eylemleri icra edeceğiz (ateş yakma, su kaynağı arama, gece karanlığındaki sesleri dinleyip nöbet tutma hissini yaşama vb), at çiftliklerinden biri ile anlaşıp istekli üyeler ile at binmeye gitmek, pelerin ile at binmeyi denemek gibi.
- İletişimi sorunlu insanların, iletişim beceriksizliklerinin derneğe dert olması engellenecek. Stresli bir arkadaşımız, stresini atmak için aramıza katılıp oyun oynamak yerine gerginliğini dernek içine yayma yoluna giderse mesele uzatılmadan kendisi ile görüşülecek. Dernek çıkarına aksi düşen tavırlarına bilinçli devam etmesi durumunda dernekteki üyeliğine son verilecek. Üyeliğe son verme kararı sadece aşırı durumlarda veya şahsın ısrarla kendisini iletişim ve çözüm yollarına kapalı tutması durumlarında olacak. Bunlar haricinde insan kaybetmeye değil, kazanmaya odaklanacağız.
- Kule'nin dijital ürünleri arttırma yoluna gidilecek. Halihazırda olan ürünler desteklenecek (Mahzen Dergi gibi). Youtube kanalı clickbait kepazeliğine düşmeden, bize uygun içeriklerle canlandırılacak.
- Seçilirsem alacağım ilk kararlardan biri dernek üyesi olan herkese nihayet Kule Sakinleri tshirtü bastırmak olacak. Yetti tshirtsüz geçen zamanımız.
Aklımda irili ufaklı daha birçok proje var, gerçekleştirebileceğime dair şüphem de yok. Tecrübenin verdiği rahatlığa, şevkli olmanın verdiği enerji gelince yapılamayacak pek bir şey kalmıyor.
Kule'de yakalarsanız ve sorularınız olursa dürtmekten çekinmeyin.
Ben Aylin. Yönetim Kuruluna, hatta başkanlığa adayım.
Görev bilinciyle veya zorunluluk hissiyle değil, canım istediği için aday oluyorum. Dört kere yönetim kurulu üyeliği yaptım, bir kere başkanlık yaptım (pandemi döneminde), en az iki kere de denetim kurulunda görev aldım. 6 sene İzmirCon'un ekip liderliğini yaptım. Mekan sorumluluğundan, etkinlik sorumluluğuna varan birçok sorumluluklarım oldu.
Kule'de bir istikrar sıkıntısı var son birkaç senedir. Şartlar ve kararlar bunu gerektirdi ama derneğin önümüzdeki dönemde sakinlikle, mantıklı kararlarla ve saygı çizgisini bozmadan yönetilmesinin kritik olduğunu düşünüyorum. Bir geçiş dönemi yaşıyoruz. Geçiş dönemlerinde tecrübeli olmanın getirdikleri lazım.
Seçilirsem ve başkan olursam dernek için belirlenen 2 senelik ana vizyon bu olsun diye konuşacağım ekip arkadaşlarımla: "Üyeler temiz ve düzenli tutulan dernek mekanına gelecek, eğlenip oyunlarını oynayıp mekandan keyifle ayrılacaklar. Dernek içi sorunlar üyelere yansıtılmadan iletişim, sabır ve aklıselim bir şekilde çözülecek. Özellikle yönetim kurulu üyeleri, dernek üyeleri ile olan iletişimlerinde dikkatli olacaklar. Yazılı veya sözlü iletişim kanallarında üyelere agresif çıkışlar yapmak, oyun ve hobi derneği olan bir dernekte keyif kaçırıcı söylemlerde bulunmak söz konusu olmayacak."
Bu ana düsturu destekleyen yan projeler devreye sokulacak:
- Mekan tertip ve düzeni istikrarlı bir şekilde sağlanacak. Pis ve dağınık bir derneğin getireceği olumsuz hislere izin vermeyeceğiz.
- Son yıllardaki gerginlikleri göz önünde bulundurarak etkinlik öncelikleri değişecek. Uzun vadeli ve stresli projeler yerine kısa süreli, eğlenmeye ve üye bağlarını güçlendirmeye yönelik etkinlikler yapılacak. Tematik 1 günlük oyun günleri geri gelecek (Absürd Oyun Günü, Mouse Guard Oyun Günü vb.)
- Kule Sakinleri'nin kendine ait mobil uygulaması çıkarılacak. Üyelerin dernek kaynakları, etkinlik ve mekan takibi kolaylaştırılacak.
- Dernek olarak harici etkinliklerde daha çok varlık gösterilecek.
- Dernek mekanı dışı en az 3 etkinlik yapılması amaçlanacak sene başı. Tiyatro Medresesi Hikaye Anlatımı Atölyesi, anlaşılan bir izcilik kulübüyle 1 gecelik kampa çıkıp klasik FRP hikayelerinde üstünde çok düşünmeden yaptığımızı tasvir ettiğimiz eylemleri icra edeceğiz (ateş yakma, su kaynağı arama, gece karanlığındaki sesleri dinleyip nöbet tutma hissini yaşama vb), at çiftliklerinden biri ile anlaşıp istekli üyeler ile at binmeye gitmek, pelerin ile at binmeyi denemek gibi.
- İletişimi sorunlu insanların, iletişim beceriksizliklerinin derneğe dert olması engellenecek. Stresli bir arkadaşımız, stresini atmak için aramıza katılıp oyun oynamak yerine gerginliğini dernek içine yayma yoluna giderse mesele uzatılmadan kendisi ile görüşülecek. Dernek çıkarına aksi düşen tavırlarına bilinçli devam etmesi durumunda dernekteki üyeliğine son verilecek. Üyeliğe son verme kararı sadece aşırı durumlarda veya şahsın ısrarla kendisini iletişim ve çözüm yollarına kapalı tutması durumlarında olacak. Bunlar haricinde insan kaybetmeye değil, kazanmaya odaklanacağız.
- Kule'nin dijital ürünleri arttırma yoluna gidilecek. Halihazırda olan ürünler desteklenecek (Mahzen Dergi gibi). Youtube kanalı clickbait kepazeliğine düşmeden, bize uygun içeriklerle canlandırılacak.
- Seçilirsem alacağım ilk kararlardan biri dernek üyesi olan herkese nihayet Kule Sakinleri tshirtü bastırmak olacak. Yetti tshirtsüz geçen zamanımız.
Aklımda irili ufaklı daha birçok proje var, gerçekleştirebileceğime dair şüphem de yok. Tecrübenin verdiği rahatlığa, şevkli olmanın verdiği enerji gelince yapılamayacak pek bir şey kalmıyor.
Kule'de yakalarsanız ve sorularınız olursa dürtmekten çekinmeyin.