Yeşil Ejder yılının Akyılan Ayının 10. günü
“Bu sabah kamp alanına çıktığımda on başı yanıma geldi… Yeni gelen gibi bir şeyler söyledi… ve beni kaldığımız viranenin içindeki bir odaya doğru götürdü… sanırım dün akşam yağmurda duyduğum sesler bir başka kervana aitti… Odada daha önce kampta görmediğim yabancılar vardı… Anladığım kadarıyla onlarda bizim gibi bu topraklar gönderilmişler… İçlerinden en garibi şüphesiz koyun koyuna yattığı kurtla dolaşan peri ahalisinden olduğunu tahmin ettiğim vahşi… vücudunun her yerine çaputlar bağlamış… Diğer bir kayda değerleri ise, bir dev… benden en az bir adım daha uzun bir savaşçı onun bir yojimbo olduğunu öğrendim… hemen hemen kendi boyunda bir kılıç taşıyor…. Genç bir gözcüleri var… Bu topraklara görevle gönderildiğini söylüyor… Yeşil Aslanlar denilen bir birlikten bahsediyor ve kendisinin onlardan biri olduğunu iddia ediyor… İdealleri olan biri, ruhunun bu yanından hoşlansam da devamlı yapmadığı şeylerden yapmış gibi bahsetmesini tecrübesizliğine vermekte fayda var… Son adam aralarında en konuşkan olanları… her ne kadar dillerine hakim olamasam da iyi bir hatip olduğunu tahmin ediyorum… Sanırım odaklanma ile ilgili bir sorunu var... Nasıl olduğunu tam kavrayamasamda nereyse her konu hakkında bir fikri ve söyleyebilecek bir sözü var... Odaklanma eksikliği sebebiyle yaptığı hiç bir işte uzmanlaşmak gibi bir hevesi olduğunu da sanmıyorum... Bu toprakların insanlarını anlamak gerçekten zor... Genç çocuk gelir gelmez Baş Tüccarla takıştı… Kimsenin kendisini önemsemesi ruhunu incitiyor olmalı… Birinin kendini önemsemesi için önemli biri gibi davranmaya çalışmaktan vaz geçtiğinde gelecek vaad edebilecek biri gibi duruyor…
Yeni gelenleri kamptaki insanlarla tanıştırdım, sonra birlikte güneye doğru bir geziye çıktık… güneydeki düz ovayı dolanırken buraya gelip bu topraklarda yaşamaya başlamış bir hermit ile tanıştık… Onunla konuşurken insanların kızıl göt dedikleri kabilenin bu topraklardaki ismini öğrendik… sanırım kabilenin ismi ile ilgili bir kelime oyunu olmalı, çünkü ne zaman kabileden bahsetsem insanların yüzlerinde gereksiz bir gülümseme oluşuyor…
Güneye devam edip kayalık alanları dolaşırken bir çok mağara girişi bulduk… Bu mağaralardan birinin içini incelemeye kalktığımızda buranın eski bir maden olduğunu ve bölgedeki eski madenlerin çürümüşlükten göçmeye meyilli ve ciddi tehlikeli olduklarını öğrendik… içine girdiğimiz maden göçünce canımızı zor kurtardık bu arada lambam göçük altında kaldı…
Bu madenlerin çevresinde bulduğumuz ,izcilerimizin insanlara ait olduğunu söyledikleri ayak izleri ise şimdilik bir muamma… Şimdilik bu kadar… Çevreyi araştırmaya devam ettikçe raporlarımı güncelleyeceğim…