Oyunlar > Masaüstü Rol Yapma Oyunları

Dogudan gelen Barut kokusu (Pathfinder pazari)

<< < (2/2)

Orin:
4. oyun.

Brainwell’e doğru olan yolculuğumuz nispeten olaysız gecti. Yolculuk suresince zamanımın çoğunu buyulu scrollerimi hazırlamaya ayırdim. Bizi orda neyin beklediğini tam olarak bilmiyorduk ancak nottan anladığım kadari ile bir şato ve altında “bir şeyler” olacağinı tahmin etmek icin kehanet guçlerine başvurmama gerek yoktu.
Dura kalka yaptığımız yolculuk bizi Brianwell’e getirdiğinde Lady Ameiko aniden bir nobet geçirerek derin bir komaya girdi. yaptığımız hiçbir mudahele bir işe yaramiyordu. Ne yazıkki yaptığımız incelemeler ve raştırmalar da bir sonuç vermedi. Koya bunun bir çeşit “ele geçiriş” oldugunu tahmin ettigi icin Lady Ameiko‘u şehirden uzaklaştırmaya karar verdik. Bu beklediğimiz sonucu vermedi ve Lady Ameiko daha kotulestigi için karar değiştirip geri dödük..
Fazla seçeneğimiz olmadığı için bu olayın Brainwell den kaynaklanıyor olabileceği tahmini yürüttuk ve sehir harabelerini araştırmaya gittik. Brainwell harabelerinde kasaba evlerinden geriye pek bir şey kalmamıştı. Durumu bispeten iyi durumda olan bir Desna shrine bulduk. Hektor’un birileri tarafindan düzenli olarak bakıldığını söylediği bu alandan bir miktar kutsal su alıp başka bir şeyi bozmamaya özen göstererek kasabayı dolaşmaya devam ettik.
kasabada bukduğumuz ağır hasarlı bir viking gemisi yakın zamanda buraya ulasmıstı ancak ne oldugunu anlamadiğimiz bir yaratıgın saldırısı sonucu biri hariç tüm mürettebatını kaybetmiş. Kurtulan kişinin kim veya ne olduğunu anlayamadik. Konuyu derinlemesine inceler iken 2 adet “Reefclaw” in saldırısına ugradık. Daha da kotusu bu yaratılkara su içinde yakanlandiğimiz icin oldukca zorlandık.
Her yeri arastırdıktan sonra en son şato ya yöneldik. erafı surlar ile çevrili şato “dire corby” ker tarafından korunmakta idi. Ayrıca şato bahçesi içinde bikaç tane ogrekin antrenman yapmaktaydı. Rolan ve Tarmikos’un kusursuz baskını sayesinde hiçbir sorun yaşamadan kapı bölümünü elegeçirdik. Ancak şatonun ana binasinin buçlardan girişi 6 adet direcorby tarafinadan korunuyordu ve üstüne üstük kullanabileceklerinden şübir de katapultları vardı. Burçların üzerinden mümkün olduğunca sessiz olarak onlara yaklasabileceğimiz kadar yaklastik ve ani bir saldırı ile hepsini öldürdük. Ancak çıkardığımız gürültü diğer yaratıkları da üzerimize çekti. Neredeyse ölümğn kıyısından dödük diyebilirim. So anda karşımıza çıkan ettercap neredeyse bizi tamamen öldürüyordu. Ön safta Hektor’un çabasi ile zor da olsa hayatta kalmayı başardık.

Orin:
Yorgun ve bitkinim. Uzun süredir şatodaki envai çeşit yaratıklar savaşıyoruz. Direcorby’ler orgekinler, quicklinker ve daha niceleri. Defalarca ölümden donduk, defalarca arkadaşlarımın son nefeslerini verdiğini sandım. Lakin sonuçta buradayız arkadaşlarım bulduğumuz ganimetleri çuvallara dolduruyor su anda. Şöyle durup bir düşününce anlıyorum ki aslında halen ne olduğu hakında tam bir bilgiye sahip değiliz. SAdece parça parça bilgilerimiz var ve sanırsam onlardan mantıklı bir çıkarım yapmak benim işim olacak. Bu nedenler yaptığımız savaşları değil keşfettiklerimi yazıyorum buraya.
Öncelikle şato trollog ve Direcorby’lere mesken olmuş, pek trollog görmedik ama onların burada yasadığına dair izler bulduk. Yer altından geldiklerini düşünüyorum çünkü yeraltına doğru ilerlediğini düşündüğümüz bir yer bulduk (ancak ne kadar derine gittiğini araştırmadık henüz).
Diğer bir konu bu şato da bir zamanlar çok büyük bir savaş olduğu kanaatindeyim. Ne kadar zaman önce olduğunu bilmiyorum ama zamanın bile kolay kolay silemeyeceği izler bırakmış bu savaş şatoda. Taraflardan en az birinin kuvvetli büyüler ile donanmış olduğunu düşünüyorum çünkü normal silahlar kayayı kesemezler.
Mekan Pazuzu tarafından yozlaştırılmış. Eskiden Desna’ya ait olan ve kirletilmiş muhtelif yerler bulduk. Ayrıca bu yerlerden birinde Desna inananları için önemli olduğunu düşündüğümüz bir tespih ve 2 outsider bane oku bulduk. Ne kadar gariptir ki bu oklar şatonun lordu ve sevgilisi ile olan karşılaşmamızda hayatımız kurtardı ( bu bir tesadüf olmadığına dair şüphelerim var şahsen). Şatonun lordu ve sevgilisi garip kanatlı bir yaratıktı. Dünya dışı olduklarına eminim ancak tam olarak ne olduklarını çözemedim. Bİldiğim şey şatonun lordunun birden fazla dişi ile birlikte oldu ve bunun onun sonunu getirdiği.
Şatoya gelirken öğrendiğimiz “One threasure beyon 2 seals in the third vault” ile ilgili bir şey bulamadık. Ayrıca kendinin Pazuzu’nun oğlu olduğunu düşünen korkunç bir yaratık ile karşılaştık. Gerçekten öleceğimizi düşündüm ancak savaşçımızın ölümcül ilk saldırısı çatışmayı lehimize cevirdi.
Simdi bulduğumuz ganimetleri incelemek üzere notlarıma ara veriyorum. Şatoyu terk etmeden önce etrafı son bir kez daha kontrol etmek istiyorum. Amehiko’nun sorununun neden kaynaklandığını halen net olarak bulamadık çünkü.

Navigasyon

[0] Mesajlar

[*] Önceki Sayfa

Tam sürüme git