Martin Pecheur' ün günlüklerinden,
6 Temmuz Çarşamba,
Sonunda çıkabildim Alcatraz' dan. 2 yıl önce Sebastian' la kaçmaya çalışırken onun başına gelenlerden sonra bir daha kaçmaya çalışmamıştım. Soktuğumun mahkemesi hem beni işlemediğim bir suçtan içeri attılar, hem de kaçmaya çalıştım diye 1.5 sene daha eklediler. Her neyse. Çıktığım gibi hemen özel işlerimi halletmeye koştum. Pasaportun, ehliyetin falan süresi dolmuş ve kimliği kaybetmiştim. Arabayı kiraladıktan sonra son hız İngiliz konsolosluğunun yolunu tuttum. İşlek bir caddeden geçerken önüme atlayan bir gerizekalı oldu. Kim bu diye dışarı çıktığımda kimi göreyim? Hapishaneden kaçarken ölen Sebastian. Böyle bir garipti üstü başı ama yaşadığına şükür. İşte işlerimi hallettik falan, saat 3 e yaklaşıyordu. Sebastian' da acıkmış olsa gerek, yemek yiyelim dedi. Gittik bir hot dogcuya - hala alışamadım şu iğrenç yemeğe ama olsun - yemeğimizi yerken bir el silah sesi geldi. Bir baktık ki kadının teki bize silahını doğrultmuş koşuyor. Peçetelikti tabelaydı fırlattık ettik. O sırada kendisine Vodka diyen bir adam arabayla gelip bizi aldı teker teker. Daha sonradan öğrendik ki kadının adı Victoria' ymış. Sebastian' ı öldürmeye çalışıyomuş. Nedenini de anlamadık orası ayrı. Yazık O' da hafızasını kaybetmiş herhalde, hiçbir şey hatırlamıyor. Ha yanımızda ki 4. eleman, 2.10' luk bir dev. Paso içiyor. Hani dibi yok sanki. İşte Vodka bizi aldı bir eve götürdü. Silahtı falan aldık. Daha sonra yukarı kata çıktık tekrar. Ha yukarı kat demişken bu adamlar garip biraz silahları için özel oda yapmamışlar, şarapların arasına saklıyorlar. Bir de AK-47' leri yok. Ben Somali' den getirteyim biraz. İşte çıktık yukarı falan, kendine Çarşamba diyen bir adam çıktı. Bize Perşembe' nin birazdan geleceğini ve alkolik devin onun oğlu olduğunu söyledi. Neymiş efendim onlar tanrıymış da bizde tanrıların oğullarıymışız. Aslında mantıksız değil özellikle sonra ki gün komidinimin başında bulduğum kese ve yüzüğü göz önüne alırsak. Yüzüğü takınca bir anda hava soluyamaz oldum. Sanırım onu su altında kullanmak lazım. Birde kese var ki açınca içinden su dökülüyor. Ama haddi hesabı yok suyun. Bor - devin adının kısatlması, asıl adı Borealis - içine vodka koydu falan ama kayboldu o vodka falan. Neyse işte evden çıktık Florida, Lakeside' a gittik. Orada Louis diye bir adamla buluştuk. Sebastian' ın yanında ki kağıdı bu adama okuttuk. "Sudan uzak durun!" diyormuş kağıt. Bu arada garip bir şekilde şehirde ki bir çok insan Sebastian' ı tanıyor. Ha bir de Louis' de bırakmış iki yıl önce kedisini. Bay M' miymiş neymiş adı.
