Genel > Habis Bacı Gemisi

Oynanan Oyun Özetleri

<< < (2/3) > >>

Kerberos HQ(?):
Dev'in Peşinde - 1.11.2018

Kaptan Ruth

Adabakan Dağları bölgesine yerleşmeye başlayan Dûnhark Klanından Kazador'a, dev avlamasına yardım etmek için Er Egemen ile beraber yola koyulduk. Toplandığımızda, başlarında liderleri Vlad olmak üzere, çoğunluğu lejyondan oluşan bir ekip ile beraber yola koyulduk. Görünüşe göre epey yoğun bir çalışma var bu bölgede. Klan an itibariyle yaklaşık on beş cüce ve bir o kadar insan kölesinden oluşuyor. Giriş kısmı çoğunlukla temizlenmiş ve içerisi at arabalarının giriş yapacağı kadar geniş şekilde tertip edilmişti. İçeriye ray sistemi bile kuran Dûnhark Klanı, şimdilik birkaç büyük salondan oluşan dağı hızla onarıyorlar. Ki anladığım kadarıyla bu yapının alt kısmında bir çeşit atölye var. Görev için malzeme ikmali bu kısımdan yapıldı çünkü.

Dikkat çeken noktalardan biri kullandıkları araç gereçler. Kasabaya gelmesiyle beraber olay olan savaş arabaları gittiğimizde oradaydı. Altı atın çekebileceği, tamamı metalle kaplı ve üzerinde iki adet büyük arbalet (scorpion) bulunduran savaş makineleri bunlar. Cücelerin konuşmalarından anladığım kadarıyla bu yapabildiklerinden sadece birkaçı. Bunun yanı sıra büyük oranda barut taşıdıklarını ve kullandıklarını eklemem gerek. Uzun vadede bölgenin hakim gücü olacaklarına şüphem yok.

Görev, bölgede bulunan dev ve ona taptığını varsaydığım bir grup goblini öldürmek üzerineydi. Yola koyulmadan önce Kazador'un amcası, Vlad'a gümüş renkte, üzerinde cüce ve insanların işbirliğini resmeden bir saat hediye etti. Yine aynı işbirliğini hatırlatan bir konuşmadan sonra bu hediyenin kişiye değil valiliğe verildiğini ve hediyenin kaybolması durumunda şartlar ne olursa olsun taraflarınca bulunacağını hatırlatarak herkese göz dağı verdi. Ardından görev için ayrıldık.

Kazador'un onayıyla yanımıza bir adet büyük arbalet alarak gece karanlığını kullanmak vasıtasıyla dev ve goblin grubunun arkasından dolaşmaya çalıştık. Başarıyla dolaşıp, yanımızda getirmiş olduğumuz tuzak, yanıcı yağ ve arbalet'i kurup sabahı beklemeye başladık. Bunları yaptığımız sırada öncü bir goblin grubu bizi fark ettiği için savaş davullarını çalmaya ve uzunca bir süre bizi taciz etmeye başladılar. Alaca karanlığa doğru dev'in üstümüze ağaç sallamasıyla beraber muharebe başladı. Bulunduğumuz bölgenin etrafını sardılar fakat hepsini savuşturmayı başardık. En son dev kaldığındaysa elimizde olan her şeyi üzerine boca ettik. Bomba, arbalet ve ardı ardına indirilen darbeler sonucunda düşürmeyi başardık. Kazador'un ağır yaralanması haricinde görevi kayıp vermeden atlattık. Muharebe sonrası dev'in mağarası ve goblin kampı araştırıldığında, Dûnhark Klanına ait eşyaların yanı sıra, 200 altına eş değer miktarda değerli eşya bulduk. Çoğu kullanılamaz halde olduğundan cüceler eritmek için altını alıp, aramızda pay ettiler.

Raporumu sonlandırmadan önce Er Egemen'in bizzat dev'in önünde savaştığına ve tek bir adım dahi geri atmadığına dikkatinizi çekmek isterim.

Saygılarımla

Teğmen Bihruz "Levizade" Derya

Bilindik Gezgin:
      Yerbüken'in Gölgeleri
Kaptan Ruth, Vix rapor veriyor.
Astorian, Zynx ve Brass ile işverenimiz Muhtar Davos'un teklifiyle yerbükendeki şüpheli kişiler hakkındaki detayları kasabada araştırmaya başladık. Yangın hadisesine dair farklı şüphelerimiz bizi tüm kasabayı araştırmaya yönlendirdi. Bir ambara girilmesi dışında genel olarak göze çarpan, işimize yarayacak fazla bir şey bulamadık. Biz de 5 ambardan bir başka ikisine ikişerli grup olarak pusu kurduk. Gece ortasında "Hırsız!" diye bir bağırış duydum ve anında sesin arkasından koştum, Brass'la beraber bir kaç kez yakalayabilmiş olmamıza rağmen her seferinde sıyrılmayı başardı ve bir süre sonra yetişemedik. Brass'ın fark ettiği bir şeyse fakir görünümlü olmasına rağmen kılık değiştirmesine dair izler olduğu. Yani bir profesyönel gibi. Kaçırdıktan sonra diğer ambarlarda yine bekledik ama sonraki gecelerde bir şey olmadı.

Kerberos HQ(?):
Hasta Ruhlar - 6.12.2018

Kaptan Ruth

İrikarga mahallesi muhtarı Alcock, etrafı ayağa kaldırmadan, sessiz bir şekilde adam aradığı bilgisini aldık. Bunun üzerine Lejyoner Bortsig, Şövalye Ludo, Sessiz Elanor gemisinden Kheiden ve uzak diyarlardan gelen bir asker olan Ezwin ile beraber göreve başvurduk. Alcock, Sessiz Elanor'a ait Kaprisli Denizatı hanı etrafında dolanan bazı tuhaf görünüşlü karakterlerden işkillendiğini ve bunun araştırılmasını istediğini söyledi. Buna ek olarak mahalleden bir iki kişiyi korkuttuklarını söyleyip araştırmaya devam edebilmemiz adına bize ilk ipucunu verdi. Marelin adlı yaşlıca bir kadın ilk durağımız oldu.

Yaşlı kadın başta pek yeni bir bilgi sağlayamazken sonrasında bizi mahallede bulunan bir ambara yönlendirdi. Birkaç gün önce bu ambarda göründüklerini ve burada kalma ihtimalleri olduğunu söyledi. Tasvir edilen yeri intikal ettiğimizde ne kimseyi ne de kimseye dair bir izi bulabildik. Onun yerine bulduğumuz şey en fazla bir iki günlük, kısmen kemirilmiş çiğ et ve kemik parçalarıydı. Tam olarak bir insana mı yoksa belirli bir hayvana mı ait olduğunu pek anlayamadık ama kannibalizmden şüphelendik. Bu kanıtları incelediğimiz sırada dışarıdan birinin bizi izlediğini fark ettim. Yanına gidip kısa bir muhabbet ettikten sonra elemanın isyan sırasında gemiden atılan denizcilerden biri olduğunu öğrendim. Üzerinde geminin üniforması bulunuyordu. Bana bu bölgede dolanmamam gerektiğini, pek tekin olmadığını ve bu işleri Kaprisli Denizatı hanında çalışan Delara adlı bir hayat kadının bilebileceğini söyledi. Bu isim birkaç kere daha çıkınca araştırmak adına iki gruba ayrıldık ve bir grup ambarı izlemek için ayrıldı. Diğer grup ise kadını sorgulayacaktı.

Ben ambarı gözleyen grupla beraberdim. Ambarın önünden anlatılan eşgale uygun biri geçince peşine takıldık fakat izini kısa süre sonra kaybettirdi. Bunun üzerine ambar tarafında biraz daha bakınıp, en sonunda dönmeye karar verdik.

Han'a döndüğümüzde Kheiden, kadınla "konuştuğunu" ve ona lezzetli ama tuhaf bir şarap içirdiğini, bu şarabı ise "efendi" denilen birinin ürettiğini öğrendiğini söyledi. Ayrıca sabah benim de konuştuğum eski Habis Bacı tayfasından olan eleman Ezwin ve Kheiden ikilisinin yanına gelip bir tür "toplantıya" çağırmış. Bu toplantılarda bahsedilen şarap ikram ediliyor ve bir tür konuşma dinleniyormuş.

Tam bu bilgileri edindiğim sırada ambar önünde peşine düştüğümüz şüpheliyi tekrar gördüm ve bu sefer yakalamayı başardım. Onu yakaladığım sırada canlı bir fare yemeye çalışıyordu. Hatta farenin bir kısmı ağzında kalmıştı. Onu sorguladığımız sırada önceden bahsetmiş olduğum efendinin, bir şeyleri canlı yemenin onların ruhlarını da yemek anlamına geldiğini ve yakın zamanda tüm burayı ele geçireceğini söylediğinden bahsetti. Ondan tek alabildiğimiz bunlardı ve söylemem gerekiyor ki adam en iyi ihtimalle yarı deliydi. Bahsedilen şaraba uzun süre maruz kalmış olması muhtemel. Sorgulama ardından bu şahıs Lejyon hapishanesine kapatıldı ve Delara adlı hayat kadını gözaltına alındı. İkiliye edilen davet hakkındaysa hiçbir gelişme olmadı. Gözaltına alınan şahıslar dikkat çekmiş olmalı.

Anladığım kadarıyla ortada bir kan büyüsü söz konusu. Ishu rahibesine bu konu hakkında sorduk ve bizzat ben onunla beraber kaynakları araştırdım. Bu bir büyücü veya vampir tarafından yapılıyor olabilir. Daha detaylı araştırma yapılması, Lejyonerlerden vampir avcısı Deadric'e danışılması ve panik yaratmamak adına bilginin gizli tutulmasını tavsiye ediyorum.

Saygılarımla

Teğmen Bihruz "Levizade" Derya

Kerberos HQ(?):
Bulunan günlük hakkında

Kaptan Ruth

Defter "Sessizlik" gemisi kaptanı Ferlan Ayıboğan, nam-ı diğer Korsan Kralının günlüğü. Altın Filonun amirali olarak seçildiği günden, Kırık Diş adasına taşıdıkları altına kadar bir dizi olay kaydedilmiş burada. Araştırmamız için birkaç önemli nokta yakaladım. Korsan Kralın amaçlarından biri Gadora'nın güneyinde bulunan takımadalarından birine bir tür denizci yerleşkesi inşa etmekmiş. Tüm varlıklarını saklayabilecekleri ve koşul ne olursa olsun yardım alabilecekleri bir yer. Kısa bir araştırma sonucunda Zümrüt Köşe adasının kuzeyinde bir bölge bulup buraya yerleşmeye başlamışlar. Bunun haricinde kalan altınları Kırık Diş adasındaki kasaya taşımış oldukları söyleniyor.

Bunların dışında konseyde bulunan kaptanlara verilmiş sikkeler ve bizzat Selles tarafından Korsan Krala verilmiş bir pipodan bahsediliyor. Şüphesiz bu ürünlerde değerli olacaktır fakat nerede olduklarına dair bir bilgi içermiyor günlük. İvedilikle bahsedilen Zümrüt Köşeye gitmeyi ve bu bilgiyi birkaç kişinin dışına çıkmayacak şekilde paylaşmayı tavsiye ediyorum.

Saygılarımla

Teğmen Bihruz "Levizade" Derya

Kerberos HQ(?):
Habis Bir Şey - 14.12.2018

Kaptan Ruth

Teğmen Vlad önderliğinde Lejyoner Antas, çekiççi Easoltas, paralı asker Ezwin ve Er Egemenle beraber bahsi geçen troll avı için yola çıktık. Size liderler toplantısından sonra verdiğim bilgide de olduğu üzere, asanın saptandığı ve bir tür ritüel sonucu trolün değişim geçirdiğinin görüldüğünden bahsetmiştim. Buna dair ilk bulguları, Sulak Dağ geçidine doğru ilerlerken bulduğumuz yığınla goblin ve troll kemiğinden görmeye başladık.

Alanda uzunca bir süre dolaştıktan sonra sis içerisinde karşılaştığımız goblin ekibini takip ettik. Onları bulduğumuz sırada, aradığımız troll bulunduğumuz yere tırmandı. Kaptan, Teğmen'in tasvirini çok fazla tahayyül edememiştim fakat bu herhangi birinin eşgali tasvir edip sizi gerçeğe hazırlayabileceği tarzda bir şey değildi. Kafasında tek ve büyük bir gözü bulunuyordu. Elleri ise bir çeşit pençeye benziyordu. Hastalıklı bir yaratık gibi duruyor olmasının yanı sıra normal bir trole göre çok ağır hareket ediyordu. Trol ve goblinlerle cenk ettiğimiz sırada bir anda birkaç goblinin anında öldüğünü gördük. Tam o sırada trol, bahsi geçen asayı yere gömmüştü. Belki saçma gelecek fakat asayı yere gömdükten sonra ruhum bedenimden çekiliyormuş gibi hissettim. Ki gördüğüm kadarıyla diğerleri de öyle hissediyorlardı.

Trol ile mücadele edip onu öldürdüğümüzü sandığımız anda, kuvvetle muhtemel ölmüş goblinlerin ruhu olduğunu tahmin ettiğim, asadan bir çeşit güç açığa çıkıp trolü tekrar canlandırdı. Tekrar yaratığı öldürdüğümüzde ise hem asa hem de yaratığın kendisi kül olup havaya karıştılar. Geriye sadece yaratığın kafası ve asayı tutarken kullandığı eldiven kaldı. Eldiveni almaya çalıştığımızda ise ona dokunamadık bile. Dokusu cildi veya ona dokunan her şeyi yakacak kadar sıcaktı. Sonunda Lejyoner Antas alıp eline geçirdi. Sonra paranoyakça davranmaya başladı. Bizlere silah çekti ve ondan uzak durmamızı istedi. Sakinleştiğinde ise eldiveni teğmen'e teslim etti ve kaynağının ne olduğunu araştırmak için tapınağa gittik.

Ishu rahibinin anlattığına göre Kara Ejder ailesi bu eldiveni lanetlemiş. Adı Ishu Pençesi olarak geçen bu eldiven, kullananın verdiği hasar kadar kendini iyileştirmesine yarayan bir aletmiş. Üzerindeki lanetin kaldırabileceğini ekleyen rahip, eldiveni saklaması için Easoltas'a verdi. Çekiççi ise eldiveni altın mahzenlerinde ki kasalardan birine sakladı.

Lejyoner Antas'a görüldüğü yerde temkinli yaklaşılması ve olası bir eldivenin alınması durumunda eşit pay için Teğmen Vlad ile konuşulması öneriliyor.

Saygılarımla

Teğmen Bihruz "Levizade" Derya

Navigasyon

[0] Mesajlar

[#] Sonraki Sayfa

[*] Önceki Sayfa

Tam sürüme git