Merhaba Ziyaretçi

Gönderen Konu: For the Queen's Land  (Okunma sayısı 13441 defa)

Bay V

  • Ziyaretçi
For the Queen's Land
« : Haziran 18, 2013, 12:09:59 ÖÖ »
Evet arkadaşlar bugün ilk oyunumuzu oynadık çok şükür. 4 kişilik şirin mi şirin bir partimiz var. Devamı da hayırlara vesile olsun.

Adrien (Dexterious Fighter)
Hawk (Ranger)
Kyle (Cleric/Paladin)
Argain (Spellthief)

Eski Üyeler:

Hayawata (Druid)
Estus (Sorcerer)

Party Summary'e buradan erişebilirsiniz.
« Son Düzenleme: Aralık 24, 2013, 09:47:31 ÖÖ Gönderen: burock »

burock

  • İleti: 2124
  • War, war never changes...
    • Hobi Blogum - Garganthar
    • E-Posta
Ynt: For the Queen's Land
« Yanıtla #1 : Haziran 18, 2013, 08:30:24 ÖÖ »
İlk oyundan aklimda kalanlar:

At
Kıl tanrısı
Allahın işi

Eyw...
War, war never changes...

Azactoth

  • Kerberos Kompany
  • *
  • İleti: 2645
    • E-Posta
Ynt: For the Queen's Land
« Yanıtla #2 : Haziran 19, 2013, 01:14:10 ÖS »
Oyun 1-"Kıl Tanrısı"

Adadaki sukünet,  Karga Yuvası isimli bir grup paralı askerin Kraliçeye kılıçlarını sunmak (ve tabi ki bunun için dolgun bir ücret almak) istemi ile bir Yeşil Aslanın adayı ziyaret edeceği haberinin hemen hemen aynı zamana denk gelmesi ile beklentili bir hava almışken, kalenin baş kahyasının, Kraliçemize İmparator tarafından armağan edilen atın kaybolduğu haberini bize ulaştırmasıyla birden bozuldu… Maddi yanı bir yana atın çalınmış olması Yeşil Aslanın burada olduğu dönemde Kraliçemiz ile İmparatorluk arasında diplomatik sorunlara yol açacağı için atın her ne pahasına olursa olsun bulunması gerekiyordu… Öncelikle atın kaybolduğu ahırı inceledik ve kapının kurcalanarak açıldığını farkedince bu bölgeyi kontrol etmekten sorumlu nöbetçiyle görüşmek üzere garnizona döndük… Fakat nöbetçinin bir haftalık izin alarak dün sabah ayrıldığını öğrenince hızla şehirde kuzeni ile kaldığı eve gittik… Ev terkedilmişti… Kısa bir arama sonucunda, gelecek olan paralı asker grubunu lideri Karga tarafından  kaçak askere yazılmış ve Victor isminde birinin adresini kendisine iletmesini isteyen bir mektup bulduk… Savaşçımız bu mektubu Kraliçemize iletirken biz de hızla kuzeninin çalıştığını bildiğimiz Limana indik… Limanda biraz bürokrasi ile uğraşıp aradığımız adamın genelde takıldığı bir barın varlığını öğrendik ve burayı araştırdık… Açıkçası bardan bir şeyler çıkmadı… Bir süre sonra bize katılan savaşçımız bize Victorun daha önceden tutuklanıp salıverildiğini ve (bürokrasi açısından çok önemli olan) Soyadını öğrendiğini bildirdi… Bu sırada Paralı asker gemileri adamıza ulaşmış ve Karga, Kraliçemiz ile görüşmek üzere kaleye doğru ilerlemekteydi… Limanda biraz daha bürokrasi ile uğraşarak Victorun çalıştığı yeri öğrendik ve onu bulduk… Onun eski bir bilgi taciri olduğunu ancak bu işten vaz geçtiğini öğrendik… Ayrıca dişsiz isimli bir geminin bir önceki gece çok ciddi bir kar elde ettiğini de… Limana dönünce, dişsiz denilen gemiyi limanda mal yüklenirken bulduk… (Biraz daha bürokrasi ile uğraşıp) geminin yükünün kontrol edilmesi için bir dilekçe verdik… Bu arada çevik dostumuz bir süreliğine yanımızdan ayrıldı… geriye döndüğünde atın Dişsizde olduğunu gördüğünü söyledi… Bunun üzerine daha fazla bürokrasi ile uğraşmaktan vaz geçip, Liman müdürünün odasına girip durumu kendisine bizzat ilettik ve kapıdaki bürokratının bizi oyalayarak belki de bir suça iştirak etmiş olabileceği konusunda kendisini uyararak kendisinin çağırdığı bir grup şövalye ile gemiyi aramak için gemiye çıktık…  Çevik dostumuz, alt güvertede bir ceset buldu… Bu konu her ne kadar hala bir muamma  olsa da, en azından Kraliçenin kayıp atını bulmuştuk… Bu esnada  geminin tayfalarından ikisi kaçmaya çalışsa da savaşçımız adamlardan birini yakalamayı başardı… Yakalanan adamın Kuleden kaçan asker olduğunu ve kuzeni atı çalarken olaya göz yumduğunu öğrendikten sonra, onu Sorgulanmak üzere kaleye götürdük… Kraliçe ile yaptığımız görüşmede bu adamların Karga ile olan bağlarını, kuzeninin hala şu an içinde Victorun bulunduğu evde olabileceğini ve Victor konusunu dile getirdikten sonra olası bir diplomatik problemi önlemiş olmanın haklı gururu ile dinlenme alanlarımıza geri döndük… 

Ps. Edit: Kuzgunlar Karga oldu :)
« Son Düzenleme: Haziran 20, 2013, 02:56:31 ÖS Gönderen: Azactoth »

Bay V

  • Ziyaretçi
Ynt: For the Queen's Land
« Yanıtla #3 : Haziran 20, 2013, 12:45:15 ÖÖ »
Karga karga! (Crow's Nest)

Bay V

  • Ziyaretçi
Ynt: For the Queen's Land
« Yanıtla #4 : Haziran 26, 2013, 01:38:07 ÖÖ »
Bugün 2. oyun oynandı. Hala ceset yok. Kill countlar ise şu şekilde;

Adrian (Burak): 2 kill
Shandora Shassoire(NPC): 2 kill
Devi(NPC): 2 kill

burock

  • İleti: 2124
  • War, war never changes...
    • Hobi Blogum - Garganthar
    • E-Posta
Ynt: For the Queen's Land
« Yanıtla #5 : Haziran 26, 2013, 07:36:23 ÖÖ »
Sense motive...  :o
War, war never changes...

Azactoth

  • Kerberos Kompany
  • *
  • İleti: 2645
    • E-Posta
Ynt: For the Queen's Land
« Yanıtla #6 : Haziran 27, 2013, 09:25:04 ÖS »
Oyun 2 - Karga Yuvasına dik bakan Adamlar (yada Sense Motive  :o)

Kraliçemizin atının bulunmasının üstünden henüz 3-4 gün geçmişti ki kendisi bizleri tekrar huzuruna çağırarak, kendisini hakkında bilgilendirdiğimiz Victor isimli şahısın, yakındaki bir adaya kaçtığını ancak kaçtığı bu adada daha öncden işlediği bir suç sebebi ile tutuklandığını öğrendik, Kraliçe bizim adaya gidip adada aslında kendisine bağlılık yemini etmiş olan Lord'dan Victor'u geri almamızı istedi... Bu sırada yine Lord'un elinde bulunan bir asa parçasını da istememiz gerekiyordu... Bunun için tarafımıza tahsis edilen bir gemi ile adaya gittik... Ögrene bildiğimiz kadarıyla ada savaş zamanında dahi çok önemli bir kaynağa sahip olmadığı için çok önemsenmemişti... sabahın erken saalerinde yola düşüp Lordun bulunduğu adanın büyük şehrine yola koyulduk... yolda yaşlı bir amca bizi arabasına aldı... arabanın arkasında ki genç kızı, adamın kızı diye düşünerek yolda ilerlerken 4 kişilik bir karga grubu yolumuzu kesti... bizden arabadan inmemizi istediler... Rahibimize diklenen kargalar silahlarına davranınca sonuç kaçınılmaz oldu... bu sırada kargalara iki okçu daha katıldı... kısa sürede savaşçımız bir kargayı yıksa dahi, oldukça ağır yaralanmıştı... Attığım sis topu ortalığı sise boğunca (evet yine o garip sesleri duydum ve sisler normalde olması gerekenin katlarca fazla oranda büyüyerek bizi okçuların gözlrinden sakladı) Rahibimizin zamanında yaptığı müdehaleler ile savaştan sağ çıkmayı başardık... Sisler dağıldığında okçuların boğazlarının kesilmiş olduğunu ve arkadaki kızın kaybolduğunu farkettik (daha sonradan bu hatunun aslında Victorun eski bir arkadaşı ve ortağı olduğunu öğrenecektik) Rehin aldığımız kargaları yanımızda şehre taşıdık... Şehir girişinde Çevik dostumuz bizden ayrılıp uzaktan takib başladı... Bu sırada yanımıza gelen Şehir muhafızları kargaları sebest bırakmaya ve silahlarımızı almaya çalıştılar biraz diplomasi ile rahibimizin kutsal silahı olan çekicini bırakmamasını "şehir içinde kullanmıyacağına" dair yeminini alarak başardık ve Lordun huzuruna çıktık... Lord pek iyi gözükmüyordu durumu anlattığımızda kargaların götürülmesini emretti... Bizimle de sabaha bir kez daha görüşeceğinden bahsederek Victoru tutulduğu yerde ziyaret etmemize izin verdi... Victorun yanına gittiğimizde aslında hiçte güvenli bir yerde olmadığını farkettik... rahip ve savaşçımız Lordun yanına geri dönerlerken ben de Victorun tutulduğu yeri gözetlemek üzere ortamda kaldım... bir süre sonra bizim yakalayıp Lorda teslim ettiğimiz kargalardan önce biri sonra ikisi gelip bana saldırdılar... tam o sırada kasaların arasından aniden çıkan kedi dikkatimi dağıttığı için, adamlar üsüme çullandıklarında kendimden geçtim... kendime geldiğimde rahip ve savaşçı dostum başımdaydı ve hapisane yanmaya başlamıştı... apar topar dışarı kaçtığımızda çevik dostumuzla daha önce Kraliçemizin bahsettiği Elf kadın dışarıda oluklarını gördüm... daha sonradan rahip dostumla yaptığım konuşmalarda öğrendim ki, Lord zehirlenmişti ve bu Elf kadın aslında Lordun gizli bir danışmanıydı... dahası Lord kargalara geniş haklar sağlayan bir sözleşme imzalamıştı... Elf kadın (ki adı yanılmıyorsam Shandora gibi bir şeydi) ile ileride ona yapacağımız bir iyilik karşılığında asa parçasını bize vermesi konusunda bir anlaşma yaptıktan sonra hızla gemimizin bizi beklediği koya geri döndük... Victor bu sırada gemiye bizden önce ulaşmıştı bile... Kendi adamıza dönüp görev raporu verirken, Lordun kargalar tarafından öldürüldüğünü ögrendik... En azından Victor'u kurtarmayı başarmış ve adamızın Thief guildini oluşturacak değerli bir adam kazanmıştık...

Bay V

  • Ziyaretçi
Ynt: For the Queen's Land
« Yanıtla #7 : Temmuz 02, 2013, 01:43:27 ÖÖ »
Oyun 3:

Burak - 1 dire wolf
Yener - 1 dire wolf
Oyundan sonra sokaktaki kedi - 1 kuş (kill shot)

burock

  • İleti: 2124
  • War, war never changes...
    • Hobi Blogum - Garganthar
    • E-Posta
Ynt: For the Queen's Land
« Yanıtla #8 : Temmuz 02, 2013, 07:26:46 ÖÖ »
Masterwork
War, war never changes...

Bay V

  • Ziyaretçi
Ynt: For the Queen's Land
« Yanıtla #9 : Temmuz 14, 2013, 12:20:47 ÖÖ »
oyun, yazı, bi şeyler?

burock

  • İleti: 2124
  • War, war never changes...
    • Hobi Blogum - Garganthar
    • E-Posta
Ynt: For the Queen's Land
« Yanıtla #10 : Temmuz 16, 2013, 11:22:06 ÖÖ »
Kraliçe Ariel, uzun zamandır hazırlandığı Adalar Krallığı toplantısına katılmak üzere Miven Adası'na yola çıkmıştı. Her ne kadar muhafızlarından biri olarak ona eşlik etmeyi tercih edecek olsam da, Kraliçe'nin bizim için başka planları vardı. Bize, yaklaşık 10 gün önce, Lord Alexandr'ın adasının yıkıntıları arasından edindiğimiz bir yüzüğün ne olduğunu öğrenmek üzere, diyarlarda eşyanın tabiatı ve tarihi hakkında irfanı en yüksek seviyede olan Lisää Blacktalon'u ziyaret etmemiz emredildi. Kraliçe'nin uzaktan akrabası olan bu soylu kadın adalarda değil anakaradaydı. Bu benim uzun bir süredir anakaraya yapacağım ilk ziyaret olacaktı.

Kraliçe toplantıya katılmak üzere bizim normalde kullandığımız Zamansız adlı gemiyi kullandığından, isimsiz bir gemiyle anakaraya yelken açtık. Limanda bizi bekleyen araba ve yaşlı şöförüyle buluştuktan sonra, bize bir haftadan uzun sürecek yolda rehberlik edebilecek birini aramaya koyulduk. Yolumuz oldukça geniş bir ormanın içinden geçecekti ve şimdiden bu ormandaki tehlikeler hakkında duyduğumuz söylentiler içimizi ürpertmeye başlamıştı.

Edindiğimz bilgilere göre, yörede keresteciler ve ağaç seviciler olarak iki grup vardı. Yeşil Göz adlı bu ağaç sevici paralı asker grubu, oduncuların aşırı kesim yapmasından rahatsız oldukları için aralarında bir gerginlik olduğunu öğrendik. Kolcuları bulamayacağımızı düşündüğümüzden dolayı kerestecilere doğru yola koyulduk ve 2-3 günlük bir yolculuktan sonra o bölgedeki kereste işini yürüten grubu bulduk. Oradaki ustabaşı Boris'in kolcuların nerede olduğu hakkında bir fikri yoktu, dolayısıyla körlemesine ormanın içine dalıp patikamsı yolu takip etmeye başladık.

Çok geçmeden bir Yeşil Göz bizi buldu. Bize rehberlik etmesini teklif ettik; ancak hedefimiz olan Suar Köyü'nün çok uzak ve bilmediği topraklar olmasından dolayı teklifimizi kabul etmedi. Yine de bizi izleyeceklerini söyleyerek yanımızdan ayrıldı. Ormadaki yolculuğumuz uzun, tehlikeli ve acılıydı. Birden fazla kez zombilerin ve zombileşmiş yaratıkların saldırılarına maruz kaldık. Hatta bu saldırılardan birinde arabamızı ve sürücümüzü kaybettik.

Suar Köyü'ne yaklaşık 1-2 gün mesafe kalacak kadar yaklaştığımızda, o zamana kadar bize düşman olan o karanlık ve kasvetli orman gitti, yerine hayvanların koşuşturduğu, kuş seslerinin cıvıldadığı, huzur veren bir yer haline geldi. Nihayet köye vardığımızda, birtakım prosedürlerden sonra Lady Blacktalon'un huzuruna çıktık. Kendisinden yüzük hakkında bilgi almak istediğimizde bize verdiği tarih bilgisi benim bir anda anlayamayacağım kadar çok ve detaylıydı. Yine de, esas gösteri sona saklanmıştı. Lady Blacktalon, yüzüğün kayıp düşesin kızına bir hediye olduğundan bahseder bahsetmez odaya giren kadın, hepimizin gözlerini üzerinde topladı. Bu kadın, kayıp düşes Kerrigan'dan başkası değildi. Kızının Lord Shinn ile evleneceğini ve bu yüzüğün de Lord Shinn'den ona bir hediye olduğundan bahsetti. Siwion's Footstep'te çıkan büyük yangında ölen kızından bahsederken hissetiği acıyı, tüm soyluluk eğitimine rağmen saklayamıyordu. Bana kalırsa, Siwion's Footstep'te çıkan ve bir türlü söndürülemeyen o yangının ardında, Lord Shinn'in Kerrigan'ın kızı ile evlenip Adalar Krallığı'nda tek ve mutlak güç olmasını istemeyen biri vardı. Mesela kim olabilir, hmm... Mesela... Kraliçe? Greater good söz konusu olduğunda bir paladinin neler yapabieceğini tahmin bile edemem doğrusu.

Edindiğimiz bilgiler sindirmesi zor bilgilerdi. Bunların ağırlığı ile Lady Kerrigan bizi, büyüle uzaklara yolladı. Tanıdığımız bir yer olmamasına rağmen çok geçmeden buranın Miven Adası olduğunu öğrendik, toplantının yapılacağı ada. Kraliçe ve diğer tüm lordlar ve leydiler, bu ufak-tefek adanın kalbinde bulunan koruda yapılmakta olan toplantıdaydılar ve giriş yasaktı. Bizim de ara ara kullandığımız Zamansız adlı gemiyi bulduk ve ben orda Kraliçe'nin dönüşünü beklemeye aşladım. Bu sırada eskiden tanıdığımız, Victor'un da arkadaşı olan Devi'ninbir kayığın sırtında, kürek çekerek adaya indiğini gördüm fakat beni tanımazdan geldi. Uzatmadım ve gemide beklemeye devam ettim. Kraliçe, Jon Lockwood (Yeşil Aslan), Victor ve Estus ile birlikte gemiye döndüğünde onları karşılayanlar arasındaydım. Çok geçmeden korudan şimşekler çakmaya ve adanın her tarafına yıldırımlar düşmeye başladı. Adada, Lady Blacktalon'un bizden bulmamızı istediği bir kitabı aramakta olan Kyl ve Argain de bunun üzerine çabucak gemiye döndüler ve yola koyulduk.

Dönüş yolunda Kraliçe'ye maceralarımız ve bulduklarımız hakkında bilgi verirken iki şeyden hepimiz emindik: Savaş başlamıştı ve Lady Blacktalon'un bizden istediği o kitap, yakında Devi'nin evinin sayısız kitaplıklarından birinde yerini alacaktı...
War, war never changes...

Bay V

  • Ziyaretçi
Ynt: For the Queen's Land
« Yanıtla #11 : Temmuz 31, 2013, 02:24:31 ÖÖ »
ve şimdi semih abi için geliyor; "bırak yazılsın, bırak yapılsın" demiş metallica.

Kill Count:

Yener: 2
Luuri: 2

Azactoth

  • Kerberos Kompany
  • *
  • İleti: 2645
    • E-Posta
Ynt: For the Queen's Land
« Yanıtla #12 : Temmuz 31, 2013, 05:05:53 ÖS »
ve şimdi semih abi için geliyor; "bırak yazılsın, bırak yapılsın" demiş metallica.

Kill Count:

Yener: 2
Luuri: 2
O Iron Maiden olmasın :)... "so it shall be writen, so it Shall be done - Moonchild"

wendigo

  • Üye
  • İleti: 339
    • E-Posta
Ynt: For the Queen's Land
« Yanıtla #13 : Temmuz 31, 2013, 05:27:38 ÖS »
ve şimdi semih abi için geliyor; "bırak yazılsın, bırak yapılsın" demiş metallica.

Kill Count:

Yener: 2
Luuri: 2
O Iron Maiden olmasın :)... "so it shall be writen, so it Shall be done - Moonchild"

yok abi Burak'ın dediği galiba şu: "so let it be written, so let it be done. I'm sent here by the chosen one. I'm creeping death!" aha gaza geldim :)
Bize her yer Nostramo

Bay V

  • Ziyaretçi
Ynt: For the Queen's Land
« Yanıtla #14 : Temmuz 31, 2013, 10:57:18 ÖS »
Burak mı?